13 Ağustos 2010 Cuma

Yine Düştük Yollara

Geçtiğimiz haftasonu Asos'taydık. Daha bir ay öncesinden konuşuluyordu evde. Gitmek için can atıyorlardı bizimkiler. İki haftalık koca tatilin yolunu bile böyle hevesle gözlememişlerdi. Ne Asos'muş arkadaş...

Konuşulanlardan bizimle gelecek en az bir kaç aile olacağını düşünmüştüm ben. Çınar Abi'nin de geleceğini sanıyordum. Ama birlikte plan yaptığımız herkes "satmış" bizi. Satmak ne demek ki acaba? Para mı kazanmışlar yani bizi satarak?

Cumartesi sabahı erkenden yola çıktık. Bursa, Karacabey; Karacabey'den aşağıya Susurluk'a... Susurluk'ta kahvaltı... Benimki her zamanki menü; bizimkilere tost-çay ve "meşhur Susurluk ayranı"... Evet sabah sabah hem de... Sonra Balıkesir ve Havran-İvrindi yolundan Edremit... Sonrası hep güzel yerler işte: Akçay, Güre, Altınoluk, Küçükkuyu... Ama hepsinden güzeli, Küçükkuyu'dan Asos'a giden sahil yolu... Sağ yanımız zeytinlik, sol yanımız deniz...

Öğlen saatlerinde otele ulaştık. Oda küçük ve basık ama onun dışında her şey harika... Deniz, havuz, yemekler ama benim menü hâlâ aynı:( Akşam yemeğinde fasıl bile vardı ve benim tek içebildiğim hâlâ anne sütü! Tamam biliyorum dünyanın en özel içeceği ve şu anda sadece benim için üretiliyor. Ama masada o kadar meze, üstüne ahtapot salatası varken bana yalnızca tahıllı gece maması ve süt verilmesi adil değilmiş gibi geliyor.

Çiçekli Bahçe'de odamızın önü

İkinci gün yeni bir motel... Daha doğrusu pansiyon... Buradan reklam yapmayı sevmiyorum ama önce şuraya bir bakın derim: http://www.ciceklibahce.com/. İnsan buraya yalnızca bir gece ayırınca, koca yazı boşa geçirmişiz diyor. Pansiyonda bir sürü yeni arkadaşla tanıştım. Benden küçükler, benimle aynı yaştan olanlar, benden biraz büyükler... Sanırsınız ki, iki yaşından küçük çocukların hepsi tatile çıkmış ve buraya gelmiş.

Asos'daki deniz suyu, daha önce yüzdüğüm denizlere göre çok daha soğuktu. Ama gözümü bile kırpmadan girdim. Bir ara kendimi kutuplarda denize giren penguenler gibi hissetmedim değil. Zaten yürüme çalışmalarına da başladık ve penguen gibi yürüyorum; su da soğuk olunca, iyice penguen havasına girdim. Suyun soğukluğuna rağmen şunu söyleyebilirim: Onca yer gezdim, o kadar yerde denize girdim; ben böyle yer görmedim. Aile geleneğimizmiş, her yıl gelinirmiş buraya; artık Asos ziyaretlerini yılda en az ikiye çıkarmaları gerekecek.

Haftasonu tatilinin en kötü yanı, iki günde bitmesi... Pazartesi öğlen dönüş yolu ve akşamına evdeyiz. Ertesi sabah uyanınca yine deniz aradım ama yok ki...