2 Haziran 2010 Çarşamba

"We're all going to the zoo"

Bu başlık da neyin nesi diyorsunuz değil mi? İnanmayacaksınız ama doğduğumdan beri en çok okuduğum cümle (evet okuyabiliyorum:) desem... Hâlâ anlamadıysanız aşağıdaki fotoğrafta yatak çerçevesindeki yazıyı okumaya çalışın:

"... to the Zoo"
Ayaklarımı yatak koruyucuların üstünden aşırmaya bayılıyorum laf aramızda.

Ne zaman gözümü açsam yan tarafta hep aynı cümle: "We're all going to the zoo"! Meğer "Hep birlikte hayvanat bahçesine gidiyoruz" demekmiş. Geçtiğimiz pazar günü, babam açık öğretim sınav nöbetinden döndükten sonra doluştuk arabaya, ver elini Bursa!

Daha önce de Bursa'ya gitmiştim aslında. Bir kaç kez annemin karnında, bir kere de doğduktan sonra... Ama hiç bu kadar gezme fırsatımız olmamıştı. Bu gelişimizde Soğanlı-Botanik parkta gezdikten sonra hemen onun yanında hayvanat bahçesini gezdik ailece. Hava o kadar sıcaktı ki, gezintinin bir kısmında sıcaktan bayılmışım arabada. Ama sıcak da olsa değdi doğrusu. Daha önce hiç görmediğim bir sürü hayvanla tanıştım. Aslanlar, leopar, deve kuşları, boz ayılar, pelikanlar, maymunlar, zebralar, develer, lamalar... Sanırım bunların bir kısmını ömrümün geri kalanında ya çok az göreceğim ya da hiç görmeyeceğim.

Şimdi bu geziden bazı fotoğraflar:

Arkada aslanlar; öndeki benim:)


Ben arkadaşı tanımıyorum ama ısrarla bana benzediğinden söz ediyorlar. Benziyor olabilir miyiz gerçekten?


Gölge ve aile kucağı; işte hayat diye buna derim!

1 yorum:

Doğan AKBAŞ dedi ki...

o dolaştığın yerler, gittiğin yollar seni buralara da getirecek diye biliyorum Ulaşım.. kısa bir zaman sonra seni kucağıma alacağım diye hissediyorum. sonra "vay be! amcam nasıl da bildi!?!" dersin. hele sen gel, fotoğrafların ve yolculuk hikayeni buraya yaz, daha konuşuruz.